18 Ekim 2018_SÖZCÜ GAZETESİ
TL'nin dolar ve euro karşısında sene içerisinde yüzde 40'ı aşan değer kaybı yaşaması, ithalata bağımlı ilaç ve tıbbi cihaz sektörlerinde sert maliyet baskısı yaratırken; satışlarını büyük oranda kamuya yapan iki sektörün, kamunun fiyatlandırma mekanizması nedeniyle bu artışları fiyatlara yansıtamaması çok sayıda firmayı sıkıntıya soktu.
İlaçların fiyatlandırmasında baz alınan euro kurunun reel kurun yaklaşık yüzde 60 altında olması sektörde üretim düşüşü ve işten çıkarma riskini beraberinde getirirken; tıbbi cihaz sektöründe buna ek olarak fiyatların 8 yıldır güncellenmemesi ve kamu ödemelerinde 3 yıla uzayan vadeler firmaların zarar ederek kapanmasına neden oluyor. Sektör temsilcileri, gelinen noktada firmaların artık daha fazla zarar etmek istememeleri nedeniyle Sağlık Bakanlığı hastaneleri ile üniversite hastanelerinin açtığı bazı ihalelere teklif veren firma bile bulunamadığına, bu nedenle ürün tedariki ve sağlık hizmetlerinde sıkıntı yaşanmaya başlanabileceğine dikkat çekiyor.
Sektörel çatı örgütleri İEİS, AİFD ve TÜMDEF ile
Üniversite Hastaneleri Birliği Sağlık Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı,
Çalışma Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’na
taleplerini sunarken; hükümetin bütçe disiplini nedeniyle bu taleplere ne
ölçüde yanıt verebileceği ise sağlık hizmetlerinde yaşanabilecek aksamalarla
ilgili endişe yaratıyor.
Reuters’ın sorularını yazılı olarak yanıtlayan Tüm
Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF) Başkanı Kemal
Yaz, kur artışlarının mevzuat gereği kamu alımlarında fiyatlara
yansıtılmadığını belirterek, “Sermaye yapıları güçlü firmalar için sorun
olmayabilir. Ama küçük firmaların tamamı bu konuda büyük zarar görmekte. Önceki
dönemlerde firmalarımız bankalardan kredi alarak süreçlerini
yönetebiliyorlardı. Ancak artık bankalar sektörümüze kredi vermediği için
firmalar kendilerini sübvanse edemiyorlar” dedi.
Hastanelerin firmalara yapacağı ödemelerde de
sıkıntılar yaşandığını ve çok sayıda firmanın finansal anlamda zor durumda
olduğunu belirten Yaz, “Hastanelerden acil ödeme yapılmazsa sektörümüzde açık
firma kalmayacak gibi… Bu durum maalesef sadece firmaların açık ya da kapalı
olmasından daha derin bir mesele. Firmaların kapanması demek ürün tedarik
zincirinin kopması, hastanenin o ürüne ulaşamaması ve hastanın tedavisinin
aksaması demek” diye konuştu.
Sektör temsilcilerinin verdiği bilgiye göre, kur
nedeniyle uğranılan zararın yanı sıra, aksayan kamu ödemeleri ve güncellenmeyen
SUT fiyatları tıbbi cihaz firmaları arasında kapanma ve iflaslara neden oluyor.
SGK’nın
çeşitli hizmetler için tespit ettiği fiyatlar SUT (Sağlık Uygulama Tebliği) fiyatları
olarak adlandırılıyor. Söz konusu fiyatların 8 yıldır güncellenmediği;
firmalara yapılacak ödemelerde ortalama vadelerin de üniversite hastanelerinde
1,000 güne, Sağlık Bakanlığı hastanelerinde ise 250 güne çıktığı belirtiliyor.
HASTANELERİN ÜRÜN TEDARİKİNDE SIKINTI YAŞANABİLİR
Sektör temsilcilerinin verdiği bilgiye göre,
fiyatların güncellenmemesi ve kur artışının dikkate alınmaması nedeniyle zarar
eden firmalar ihalelere teklif vermeme yoluna gitmeye başladı.
Üniversite Hastaneleri Birliği Derneği’nden edinilen
bilgiye göre, üniversite hastanelerine sunulan tıbbi malzeme fiyat teklifleri
kurdaki yükselişe bağlı olarak yüzde 40 ile yüzde 100 arasında arttı. Söz
konusu fiyatlar SGK’nın tespit ettiği bedellerin çok üzerinde olduğu için tıbbi
malzeme alımlarında aksamalar yaşanıyor. Bazı tedarikçiler zarar etmemek için
ürünlerini satmama noktasına gelirken, bazı ihalelere ise teklif veren firma
bile çıkmıyor.
Hastanelerle ilgili bilgi sahibi bir kaynak, “Tıbbi
malzeme temininde yaşanmaya başlayan sorunlar sağlık hizmetleri sunumunda
önemli sıkıntılara yol açabilir. Bu durumun sürmesi halinde kamu ve üniversite
hastanelerinde tedarik problemleri ciddi sorun yaratabilir” dedi ve ekledi:
“Özellikle üniversite
hastanelerinde sağlık hizmetlerinin yanı sıra tüm eğitimlerin aksama ihtimali
var. Artan döviz kurlarının tıbbi malzeme ve ilaç teminini güçleştirmesi,
stokların da hızla tükenmekte olması üniversite hastanelerinde sunulan sağlık
hizmetlerini aksama noktasına getirdi.”
Döviz kurlarındaki sert
artışla zorluk yaşayan bir diğer sağlık sektörü ilaç olurken; hükümet ilaç
harcamalarını kontrol altına almak için fiyatlandırmada kullanılacak euro
kurunu her sene başında sabitlediği için firmalar kur artışlarını fiyatlara
yansıtamıyor.
Euro bu yıl 8.21 TL’nin üzerine çıkarak gördüğü tarihi zirvenin
ardından 6.6 seviyelerinde seyrediyor. Ancak ilaçların fiyatlandırmasında
kullanılan euro kuru 2018 yılı için 2.6934 TL olarak kabul ediliyor.
İlaç firmalarının büyük zorluk yaşadığını belirten İlaç
Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) Başkanı Nezih Barut, “7 lira ile mal
getirip 2.69 kur üzerinden satıyoruz. Piyasada yokluğa neden olmamak için
elimizdeki stoklarla devam etmeye çalışıyoruz. Ama stokların bitmesiyle bundan
sonra zor bir süreç olacak” dedi ve ekledi:
“Yaptığımız her ithalatta çok yüksek kur seviyesi ile mal
getirmek zorunda olacağız. Yatırım aşamasında olan, döviz borçları olan, kredi
ödeyen firmalar var. Bu durum sürdürülebilir değil.”
İlgili bakanlıkların yanı sıra Cumhurbaşkanlığı Strateji ve
Bütçe Başkanlığı ile görüştüklerini ve iki öneri sunduklarını belirten Barut,
“Bu yıl euro kuru belirlenirken yüzde 23 artış almamız gerekiyordu. Ancak yüzde
15 aldık. Almadığımız yüzde 8’lik farkın verilmesini talep ediyoruz. İkinci
olarak da SGK’ya verdiğimiz yüzde 28 iskontonun sıfıra indirilmesini istiyoruz”
dedi.
Barut, iyileştirme yapılmaması halinde ilaç endüstrisinde üretim
düşüşleri yaşanabileceğini, buna bağlı olarak da özellikle beyaz yakalı
çalışanlarda istihdam kayıpları yaşanabileceğini söyledi.
Sağlık Bakanlığı yetkililerine konu ile ilgili olarak
ulaşılamazken, görüşmeler hakkında bilgi sahibi üst düzey bir yetkili, “Sağlık
sektöründeki şirketlerin zarar görmemesi çok önemli ve bu konuda kamu elinden
geleni yapıyor” dedi ve şunları söyledi:
“Yalnız yaparken bazı kısıtları oluyor elbette. Başka bazı
alanlardan desteklenmeleri mümkün olunca buradan destek sağlanmaya çalışılıyor.
Özellikle ilaç şirketlerine. Şirketlerin güç kaybetmesi ya da kapanması asla
istenecek bir durum değil. Son dönemde kur şokunun etkisi oldu, bu hem kamuyu
hem şirketleri sıkıntıya soktu elbette. Burada orta yolun bulunacağını
düşünüyorum. Hükümet bazı alanlarda esnek davranıyor bugüne kadar örnekleri
oldu ama sağlık en taviz verilmeyen alanlardan biri. Çok sürmeden bir formülde
anlaşma sağlanır.”
İEİS verilerine göre, Türkiye ilaç pazarı 2017 yılında 24.5
milyar liralık büyüklüğe ulaşırken; bunun 13.33 milyar TL’sini ithal ürünler
oluşturdu. Sektör temsilcilerinin verdiği bilgiye göre, yerli üretim ilaçlarda
kullanılan etkin maddelerin de yaklaşık yüzde 80’i ithal ediliyor.
Fiyatlandırmada kullanılan euro kurunun güncellenmesi ve kamu
iskontolarının azaltılması olasılığının bütçe disiplini nedeniyle şu aşamada
zor gördüğünü belirten KPMG İlaç Sektör Lideri Hakan Orhan ise, “2018 içinde
ilaç fiyatlarında değişiklik mevzuat gereği olamaz. 2019 yılının başında 2019
fiyatları için açıklanacak kur çok önemli olacak” dedi ve ekledi:
“Kamu iskontosunun azaltılması da bütçe yükünün artırılması
demek. Türkiye nüfusunun neredeyse tamamına yakın bir kısmının sigorta
güvencesi altında olduğu ve ilaç harcamalarının yaklaşık yüzde 85 civarındaki
kısmının doğrudan veya dolaylı olarak devlet tarafından karşılandığı bir
ortamda ilaç fiyatlarındaki artışın bütçeye önemli bir ilave yük getireceği
açık.”
REUTERS
https://www.sozcu.com.tr/2018/ekonomi/saglik-hizmetlerinde-aksama-yasanabilir-2688313/
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit, sed do eiusmod
tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua.
Adres:
Ehlibeyt Mah. Ceyhun Atuf Kansu Cad.
130/80 Balgat / ANKARA
Telefon:
+90 (312) 468 69 84
+90 (312) 468 69 94
+90 (312) 468 69 94
E-Posta:
tumdef@tumdef.org